“Güzel kadın ama iletişim kurmasını beceremiyor.”

“İki üniversite bitirmiş ama berbat bir patron, iletişim kurmasını beceremiyor.”

“Ergenlik yaşındaki kızımın fikirlerini bilemiyoruz, bize hiçbir şey anlatmıyor.”

“Bunun neden önemli olduğunu kocama anlatamıyorum.”

İyi iletişim kurmayı çocuklarımıza öğretebildiğimizde hem fikirlerini rahatça açıklayabilirler hem de başkalarını motive edebilirler. Yürekten dinleyip konuştukları için dostlukları da beraberlikleri de uzun ömürlü olur. İletişim kurabilme becerisine sahip olmak, iş dünyasında mülakatlarda ve terfi kararlarında çok etkilidir.

İletişim becerisi sadece okuyup yazmaktan, anlatıp ifade etmekten ibaret de değildir. Karşısındakini etkin dinlemek; düşüncesine, duygularına, tutumuna saygı duymak gerekir.

İletişim becerisi yeterince gelişmezse, çocuklar hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını ifade edemezler. Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edemedikleri için de sızlanmaya, yakınmaya, suçlamaya, kavga etmeye, hırçınlaşmaya başlarlar. Üstelik başkalarının söylediklerini de duyamazlar. İletişim becerisi geliştikçe hem kendi düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilir hem de başkalarının farklı düşüncelerini işitebilirler.

İyi iletişim kurmayı öğretmek, çocukların düşünmeyi öğrenmesine de destek olur. Gerçek anlamda karşınızdakine kulak verdiğinizde, kendinizi onun bir parçası gibi hissedersiniz. İyi iletişim birçok kapının anahtarıdır.

Doğru sorularla düşünmelerini ve iletişime geçmelerini sağlayabilirsiniz. Bazen çocuklarla görüşmelerimde, çocuklar hayretle  “Böyle düşündüğümü bunu söyleyene kadar bilmiyordum, ağzımdan çıkınca fark ettim” diyorlar.

İletişim konusunda birçok eğitim almış olabilirsiniz; iletişim kitaplarını okuyup ezberlemiş bile olabilirsiniz ama dinlemeyi gerçekten istemiyorsanız öğrendiklerinizi de uygulayamazsınız. Tutumunuz çok daha önemlidir.

Eğer çocuklarınızın devamlı eksikliklerine, hatalarına, olumsuzluklarına odaklanırsanız onlarla gerçek iletişim kuramazsınız. O zaman çocuklar da dinlemeyi bir türlü öğrenemezler çünkü devamlı içlerinde kendilerini savunmakla meşguldürler. Bir genç danışanım devamlı olumsuz cümleler ve suçlamalarla konuşuyordu. Bunu alışkanlık haline getirmişti. Hatta ona, onu nelerin mutlu ettiğini sorduğumda bile mutsuz olduğu durumlara yoğunlaşarak cevabı arıyordu. Kendisini haklı çıkarma çabasında olduğu için karşısındakini dinleyemiyor, kimseyle sağlıklı ilişki kuramıyordu. Nil Gün’ün kitaplarını severek okumuştu ama büyümek için suçlamayı ve mazeret üretmeyi bırakması gerektiğini henüz fark edememişti. Çünkü suçlayan ve mazeret üreten bir aile yapısında yetişiyordu.

Öncelikle evlerimizde olumluya odaklanmaya alışkanlık haline getirebilirsek çocuklarımız etkin iletişim konusunda çok daha hızlı gelişme kaydedebilirler.

Etkin iletişim için çocuklarımızla bol bol pratik yapabiliriz. Her çocuk sevdiği bir konu üzerinde, örneğin dinozorlar, futbol, mitoloji ya da tatil konularında aile içinde kısa sunumlar hazırlayabilir; yüksek sesle sırayla kitap okuyabilir ve sonra ailece kamera kaydı yapıp izleyebilirsiniz. Duygu tanımlama oyunu oynayabilir, bazen de çizerek ya da yazarak duygularını, düşüncelerini ve bilgilerini ifade etmelerini sağlayabilirsiniz. Aile fertleri de böylece sırayla saygıyla dinlemeyi, paylaşmayı, destekleyici sorular sormayı, motive etmeyi pratik etmiş olurlar.

İyi bir iletişim birçok kapıyı açar. Başkalarının ve kendi gereksinimlerinin farkında olmak karşımıza çıkan sorunları yaratıcılıkla çözebilmemizi sağlar.